Cem Karaca’nın dinmeyen gözyaşları

Bu konuda her haber gördüğümde içim cız ediyor. Cem Karaca’nın hayatı film oldu, Yüksel Aksu’nun çektiği “Cem Karaca’nın Gözyaşları” geçen hafta gösterime girdi, biz sürekli o filmin sinemalarda kalmaya devam edip etmeyeceğini konuşuyoruz. Çünkü daha film sete çıkmadan başlayan ve bir türlü bitmeyen bir ‘engel olma’ çabası var, Cem Karaca’nın son eşi İlkim Karaca kaynaklı.

“Benden izin alınmadı” diye çekimleri durdurmaya yönelik dava açtı önce. Bu durum kendisinin “kişilik haklarının ihlali” olarak nitelendiriliyordu dava dilekçesinde. İkinci sorun “senaryo desteğinin İlkim Hanım’ın (ve ifadesine göre Cem Karaca’nın) ihtilaf içinde olduğu kişilerden alınmasıydı”. Halbuki filmin danışmanlarının başında Emrah Karaca geliyordu, Cem Karaca’nın tek çocuğu. Emrah Karaca hem filme senaryo desteği veriyordu hem de babasına ait bütün arşivi yapımla paylaşmıştı.

Üstelik belki de bu yaşanacak tatsızlıklar da tahmin edilerek, Cem Karaca’nın hayatının belli bir dilimine odaklanıyordu film. İlkim Karaca’yı tanımadığı döneme. Sonuçta mahkeme film lehine karar verdi ve Fikri Harika – Aytaç Medya ortak yapımı “Cem Karaca’nın Gözyaşları” tamamlanıp sanatçının 20. ölüm yıldönümüne (8 Şubat 2004) yaklaşırken gösterime girdi. Cem Karaca’yı canlandıran İsmail Hacıoğlu şarkıları da kendisi seslendirmiş, filmin müzik direktörlüğünü Cem Öget üstlenmiş, ortaya bilenlerin hafızasında Cem Karaca’nın anılarını yeniden canlandıran, bilmeyenlere bu önemli sanatçımızı tanıtan duygulu, özenli bir iş çıkmıştı.

Fakat bir hafta geçmeden yeni bir mahkeme kararı çıktı. İlkim Karaca filmde kullanılan eserler için kendisinden izin alınmadığı iddiasıyla dava açmıştı, 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi de film için tedbir kararı vermişti. İlkim Karaca 2 Şubat’a kadar mahkemenin belirlediği 3,5 milyonluk teminatı yatırırsa filmin gösterimi durdurulacak. Bu yazı yazılırken hala sinemalarda.

Açıkçası Emrah Karaca’nın, babasının anısını yaşatmaya çalışan bir evlat olarak uğraştığı bu dertler bana çok acı geliyor. Babasının eserlerinin dörtte üç hakkı kendisinde, İlkim Hanım kendisine ait dörtte bir hakkı bir müzik firmasına satmış. Ortada bir dizi tuhaflık ve bir de mahkeme kararı var. Emrah Karaca ise elinde kendisinin yüzde 99,9 babasının oğlu olduğunu gösteren DNA raporunu sallayarak basın toplantısı yapmak durumunda kalıyor. Çünkü aynı son eş, zamanında onun Cem Karaca’nın oğlu olmadığını da iddia etmiş, iş mezarın açılmasına kadar gitmişti.

Yani olay gittikçe filmin adını doğrulayacak şekilde büyüyor. Belki de şuradan bakmaya çalışmalı; filmin seyirci sayısına da yansıyor bu tatsızlık. Millet “Ya yarına kadar kalkarsa” diye sinemaya gidiyor. Eğer 3,5 milyon daha yatırılmadıysa fırsatınız varken görün.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir